‘Bahçeye gel bahçeye, Kuru fındık bulursun’  şeklinde başlayan Ordu türküsü sanki bugünler için yazılmış
 
 Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgesi Karadeniz’de yağmur duasına  çıkılması inanılması zor ama maalesef acı bir gerçek. Genel Yayın Yönetmenimiz  Derya Sazak “Karadeniz’de yağmur duası nasıl olur! Hocam, git bir bak  Karadeniz’de neler oluyor” deyince Sinop’tan yola çıkıp Doğu Karadeniz’in giriş  kapısı olan Ordu ilimize ulaştık. Tipik bir Karadeniz şehri olan Ordu’da da  kışları ılık, yazları serin geçen ve tüm yıl boyunca görülen sağanak yağışların  hüküm sürdüğü bir iklim bekleriz. Sinop ve Samsun’da gördüğümüz sararmış ağaçlar,  bu yıl kuraklık yaşayan Ordu’da kurumuş, yanık ve ezik denilen fındık ağaçları  olarak karşımıza çıktı.
Kuraklıktan dolayı bu sene çok sayıda at sineği, yılan  ve domuz da var. Normalde yağışlı gün sayısının, güneşli gün sayısından fazla  olduğu Ordu’da güneşli günlerin sayısı tehlikeli ölçüde artmaya başlayınca  köylüler yağmur duasına çıkmaya mecbur kalmış. “Bu sene Ordu’da dağlara kar  yağmadı” sözü kuraklığı açıklıyor. Küresel ısınma maalesef kar yağışını önemli  ölçüde azalttı. Şimdi esas soru: “Geçen yıl ne kadar yağış oldu?” değil: “Ne  kadar kar yağdığıdır?”
 ‘Dışarıdan işçi gelmesi’
 Konuştuğumuz Çerli Köyü sakinleri “Yağmur yağmadı fındığı besleyemedik”  diyor. Anlaşılan Ordu sahilinde fındık yok. Yükseklerde var ama genelde rekolte  düşük. Ordu halkı 2 Ağustos’tan itibaren sahil kesiminden başlayarak fındığını  toplamaya başlayacak ama “Dışarıdan işçi gelmesin biz toplarız” diyorlar.  Dediklerine göre geçen sene 3.5-4 liraya fındık vermişler, ama bu sene taban  fiyat en az 7.5-8 lira olursa ancak kurtarırmış. “Eğer hükümet fındığa sahip  çıkmazsa sandıkta tepki olur” diye mesaj veriyorlar. Dönüm başına verilen teşvik  küçük bahçe sahiplerini kurtarmıyormuş.
 ‘Küs olan varsa duadan çıksın!’
 Ordu’da havalar kurak gidince cemaat yağmur duası için müftülüğe  başvurmuş. Böylece Ordu’nun Yeni Öz Köyü Yağmurlar Camii’nde 14 Temmuz Pazar  günü 20-25 köy hep birlikte yağmur duasına çıkmış. Dua edilirken hoca efendi  cüppesini ters giyip iki rekat namaz kıldırdıktan sonra elleri parmaklar aşağı  bakacak şekilde tutturarak dua ettiriyor. Namazdan önce cemaatte birbirine küs  olan insanlar varsa en azından birinin duadan çıkması da isteniyor. Yoksa dua  kabul edilmeyebiliyormuş. Caminin imamı Nadir Taze’ye göre yağmur duasından bir  gün sonra Perşembe şehir merkezinin dışındaki yerlere bir saat yağmış. Hoca  efendiyi “Dua gününü meteoroloji tahminlerine göre mi belirlediniz?” diye  sıkıştırdım ama ser verip sır vermedi! Neden camiye köyün adı verilmemiş de  ‘Yağmurlar Camii’ denmiş?” diye sorunca bu camiinin bölgede yağmur yağdırma  konusunda bir şöhreti olduğunu öğrendik. 20 yıl önce caminin bulunduğu alanda  Rahmetli Kaboloğulları Hoca dua eder ve insanlar dağılmadan yağmur yağarmış.  Perşembe ilçesindeki yağmur duasından iki gün sonra Ordu merkezde Valilik  binasının hemen yanında da sel olmuş! Hoca efendiye “Aşırı yağışları durdurmak  için de bir dua var mıdır” diye sorunca Peygamber Efendimizden örnekle aşırı  yağmurları durdurmak için de dua edildiğini anlattı. Nadi Hoca, Orta Asya’daki  Türk boylarında yağmur yağdırma, bu konuda özel bir güce sahip olduğuna inanılan  ve “yağmurcu” denilen Şamanların “yada taşı” denilen özel taşlar ile yaptığı  yağmur durdurma işleminden de bahsetti.
 Çıkış teleferikle, iniş paraşütle
 Ordu’da kuraklık tarımla uğraşanlar ve doğa için önemli bir tehdit. Ancak  yine de Ordu’nun bir turizm merkezi olmasına engel değil. Ordu’nun türkülere  konu olan dereleri, yemyeşil yaylaları, temiz denizli sahili ve yöreye özgü  yemekleri bir cazibe merkezi haline getiriyor. Kış sporlarının Karadeniz’deki  önemli merkezlerinden olan Çambaşı Kayak Merkezi’nin ise ilk 5 kayak merkezi  arasına girmesi hedefleniyor. Ordu’nun adına türküler yakılan Boztepe’si de  dereleri kadar ünlü. Öyle ki Ordu ili denizden 450 metre yükseklikte bulunan  Boztepe’nin yamaçlarına doğru dizilmiş. Trabzon’daki Boztepe gibi burası şehrin  kumsalından, yerleşim yerlerine ve dağlarına kadarlık büyük bir alanın  manzarasını ayağınıza sermekte. Eskiden dolambaçlı yollardan araçla çıkılan  Boztepe’ye artık yeni kurulan muhteşem bir teleferikle çıkmak mümkün. Deniz  seviyesinden 450 metre yükseklikteki tepeye teleferikle kuş misali uçar gibi  yükselirken kentin binalarını, sokaklarını, kumsallarını ve yeşil örtüsünün de  kuş bakışı fotoğrafını çekebiliyorsunuz... Diğer yandan Boztepe’de bulunan yamaç  paraşütü merkezi her yıl binlerce yerli, yabancı turisti ve adrenalin tutkunun  da ağırlıyor. Teleferikle çıkışın sağladığı kolaylık sayesinde yılın her  döneminde mavi ve yeşilin keyfini çıkararak Boztepe’den aşağıya süzülmek mümkün.  Ordu’yu diğer Karadeniz illerinden farklı kılan özellerinin ilki 100  kilometrelik kıyı şeridi bulunan Ordu ilinin 60 kilometrelik kıyı bölümü (henüz  dolgu yapılmamış!) kumsallardan oluşmaktaymış. Beni şaşırtan başka bir özelliği  ise topraklarında yirminin üzerinde orkide çeşitlerini bulundurması oldu.
 Karadeniz usulü sinek savar
 Ordulu balıkçıların icat ettiği Karadeniz usulü organik ve ucuz sinek  savarı da herkese tavsiye ederim. Ordu’nun bir diğer özelliği ise dünyada  denizin ortasında yer alan ikinci havaalanına sahip olması. İnşası süren Ordu  Giresun Havaalanı herkesin ilgisini çekiyor. Ama kuzeyli rüzgarlara açık olan  bir yerde pistlerin doğu-batı yönüne yapılmış olması tuhaf! Ordu Çevre ve  Karadeniz-Akdeniz Yol çalışmaları da hızla ilerliyor. Bu üç yatırım  tamamlandığında gerçek anlamda Orduluların hayalleri gerçek olacak. Artık tüm  dünyadan insanların Ordu’nun güzelliklerinden, yeşilinden, mavisinden istifade  etmek ve yatırım yapmak için akın akın gelmesine engel hiç bir neden  kalmayacak...
 
  İlaçlama doğayı tehdit ediyor
 Bir Ordu Türküsünde “Dalda fındık kalmasın, başakçılar almasın, iyi  toplayın kızlar, Mal sahibi saymasın” denir. Ama artık (benim çocukluğumda  olduğu gibi) fındığı dalından değil yerden topluyorlar. Onun için de fındıkların  altlarındaki tüm otlar biçiliyor.
 Emekli öğretmen Şinasi Aydın otları biçerken “Bakın vaziyetimizi görün!”  diye de sitem ediyor. Fındık altındaki otun ilaçla veya biçilerek yok edilmesi  arı ölümlerine ve dağ çileğinin de yok olmasına neden oluyor.
  En çok bal Ordu’dan...
 Pek bilinmese de Türkiye’de en çok bal Ordu’da üretiliyormuş. Yılda  ürettikleri 10.5 milyon kilo bal, Türkiye bal üretiminin yüzde 13’ü demek! Bu  nedenle de Türkiye’de tek olan Arıcılık Araştırma İstasyonu da burada. Ordu  Valiliği, “Karbon 13 Cihazı” alarak balların tetkik ve tahlil için Ordu’yu  Karadeniz’in merkezi haline getirecek.
 
  Yemeden dönülmez
 Balıkçılıkta son 5-6 yıldır yaşanan gerilemeye rağmen Ordu’ya gelenler  hala iyi bir balık ziyafeti çekebilir. 36 yıldır Çamburnu restorantı işleten  Rabia ve İbrahim Kurt çifti balığın doğalından yana. Balıkçılıkta yaşanan birçok  soruna rağmen konuklarına eşsiz bir manzaranın yanında lezzetli yemekler  sunuyorlar. Müşterilerine taze ve doğal ürünler ikram edebilmek için gerekirse  kova balığı satın aldıklarını, ancak üretme balıkları pek tercih etmediklerini  belirtiyorlar. Balıkçılıkta kota koyulması ve belli zamanlarda avlanma yasağına  uyulmasıyla da Karadeniz’de balıkçılığın kurtulacağı görüşündeler. Ordu’ya  gittiğinizde yöreye özgü bitkilerden yapılan kaygana, kara lahana dolması,  melocan, kaldirik ve turşu kavurmasından oluşan zengin meze menüsünü ile kaşarlı  iskorpit buğlamayı tatmayı ihmal etmeyin..
 
  Balık oranı azalmış
 Konuştuğumuz balıkçılar eskiden yüzde 80 balıkçılık, yüzde 20 fındıkla  geçinen Ordu’da troll yöntemlerle yapılan balık aşırı avcılıktan dolayı önemli  ölçüde azaldı diyor. Bu günler olması gereken mezgit ve istavrit ortalıkta pek  görünmüyor. Yani 20-30 kasa mezgit çıkması gerekirken şimdi yakalanabilen 1.5  kasa! Mecburen kafes balıkçılığına da yönelmişler. Kuraklıktan kavrulan ve  belediyenin tankerlerle su taşıdığı köylerde geçim sıkıntısı çeken insanlara çok  su isteyen, kiviyi “Neden yetiştirmiyorsunuz” diye sormadık tabi. Emekli maaşı  ve yardımlarla yaşıyoruz diyen yaşlılar gençlerimiz işsizlikten alkole vurdu  diyor. Ve Ordu’da balıkçılığa dayalı sanayi ve çikolata fabrikalarının  kurulmasını istiyorlar.
 Valiliğin de çikolata vadisi oluşturmaya çalıştığından bahsediyorlar.  (ordugazete)